8 Temmuz 2008 Salı
Bizi bir şeyler harekete geçirdiğinde bunu kalbimizde duyumsar ve hissederiz... Bir insanı sevdiğimizde veya bir şeylere çok kızdığımızda kalbimiz son derece hızlı atmaya başlar. Ya da bir olaya heyecanlanıp, sevinç duyduğumuzda da kalp atışlarımızın sesini duyarız…
Çok eski zamanlardan beri insanlar bunu anlamış ve çarpan kalplerin hep bizi harekete geçiren olaylardan kaynaklandığı keşfetmiştir. Böylece de kalp, tarih boyunca insanlar duygusal olarak bir şeyler hissettiğinde, heyecanlandığında veya sevinç duyduğunda çarpıntıları arttığı için duygusal bir simge olarak kalmıştır.
Taş devrinde bile...
Taş devrinde bile kalp insanlar için ayrı bir anlama geliyordu. O dönemlerde yaşadıkları mağaralarda hayvanlar üzerine kalp resimleri çizmişler... Hem taş devri sonrasındaki birçok millet ve kültürde de kalp vücuttaki duyguların ifadesi olarak önemli bir yere sahipti. Hatta öyle ki kalp beyinden bile önemliydi.
Mısırda...
Hepinizin bildiği gibi Mısırlılar döneminde ölenleri mumyalayıp Piramitlere gömüyorlardı. İşte o dönemlerde ölünün kalbi tek organ olarak mumyalanırdı ve böylece de ebediyet kazanılırdı. Ancak ölünün beyni ise çöpe atılırdı.
Ortaçağda...
800 yıl kadar önce birçok şarkıda kalp sözü geçmeye, şiirlerde ise kalp üzerine yorumlar yapılmaya, kalp ve acı gibi anlamlara yer verilmeye başlanmış. Kalp birçok hikâyede yer almış... Çok eski zamanlardan beri kalp günümüze kadar bir sevgi ifadesi olarak gelmiştir.
Kalp resimleri...
Bazen birçok şey ifade etmek için tek bir resim, tek bir çizim yeterli olabilir. İşte kırmızı kalp böyle bir simgedir.
Bazen bir insanı çok sevdiğimizi söylemek istediğimizde ve sözcükler yetersiz kaldığında ki bu insan annemiz, babamız, kardeşimiz, bir dostumuz veya eşimiz olabilir tek bir kalp çizmek duygularımızı ifade etmek için yeterlidir. Herkes bilir ki böyle çizilmiş bir kalp önemli bir mesaj anlamına gelir... Sevgi!
0 yorum:
Yorum Gönder